Manşet

10 Ekim 2012 Çarşamba

Keder vereni




“Nasıl çıldırmadım hayretteyim hâlâ sevincimden
Lisanından ‘seni sevdim’ sözün gûş ettiğim demler”



Çok değil bundan otuz yıl önce birlikteydik.
Sen benim çizgi filmlerden çok hoşlandığımı düşünüyordun. Oysa ben seninle izlemeyi seviyordum onları.
Şimdiyse kendimi birine ait hissederek yatağa giriyorum, başka birine ait hissederek kalkıyorum o yataktan, bu böyle sürüp gidiyor. Zaman zaman korkularım oluyor geleceğe dair ama öyle uzun zamanlar bunun üzerine düşünmüyorum. Gelecekle ilgili kurduğum hayaller hiç uçuk kaçık olmadı çünkü, sen de bilirsin andan bağımsız hayal bile kuramam.
Senin ne kadar gerçekte olduğundan ise geçen mektubunda bahsetmiştin, ürktüm. Senin gibi hayal dünyası geniş birinin bu kadar gerçeğe batık yaşamasına ürküyorum. Çünkü sen kendinin hep farkında olarak yaşamana rağmen kendini büyük ölçüde de inkar ettin. Bu seni yüceltmek değil, olsa olsa kendimi yüceltmek olur çünkü aynısından bende de var.

Yalnızca sen inkar ettin çoğu zaman, bense kabullendim. Bana kabullenmeyi öğrettiği için hayata minnettarım çünkü işler isyanla yürümüyor. İsyan ettiğini bile kabul edebilmeli çünkü insan. “Huz mâ safâ, da' mâ keder” . bitti gitti. Sözde bahsi geçen yalnız düşünce mi, yoksa yalnız hayalden ibaret mi bilmiyorum ama insanın hayal ettiği şey neden insana keder versin di mi ya.. bunu düşündükten sonra banyoya giriyorum. Kendimi ona ait hissederek suyun altında duruyorum, kendimi dünyada yalnız hissederek suyu kapıyorum. Böyle olsa çok korkunç olurdu, üstelik sen de gerçekte yaşadığın için yalnızlığıma derman olacak cümleleri kuramazdın. Oysa ben biliyorum.

Bana bu dünyada asla yalnız olamayacağımı öğrettiğin için teşekkür ederim.




DEVAMI...

6 Ekim 2012 Cumartesi

hangirengi





Bir insanın gözleri kaç renk olabilir onu düşünüyorum. O kadar koşturuyorum, o kadar yoruluyorum ama yine de gözlerinin renkleri kahve molalarıma eşlik edebiliyor. Siyahrengi, kahverengi, elmasrengi, gökrengi, hangirengi…


Bana renkleri anlat diyorum ona ve o art arda cümleler kuruyor. Nur içinde uyandığım sabahlara renkler veriyorum diyor, en mavi sabahlar onlar, öğlen çağı yeşil, beş çayı sırma, akşamüzerleri akşamsefası rengi ve geceler mor.
Niye siyaha boyuyorsun hayallerini o zaman diyorum, ben o renklere dokunmak isterdim. O renklerin üzerini siyaha boyuyorum diyor, sen baktığın zamanlar pastel boyayı kazıyorum, altından yine renkler çıkıyor.

Bu resme hayran oluyorum ve o yüzden gözlerimi kapıyorum ben de. O resme hayran oluyor ve o resim gibi bakıyor. O resmi alıp gözlerimin içine koyuyorum ben de, kahve molalarıma eşlik ediyor.


DEVAMI...