Manşet

3 Eylül 2008 Çarşamba

yanılgılar çok kırıcıdır.

Sana yer arıyorum. Ne zor işmiş. Böyle olacağından hiç bahsetmemiştin. Yıllar geçmiş.
Mangalı yakmaya çalışırken sen, ben komşunun kızıyla ilgileniyorum kucağıma almış.ooo ayça abla buyur sen de gel. Yok çocuklar ben hallettim o işi diyen bir komşu, size afiyet olsun. Parmağımda yüzükler, kolumda bilezikler ama hiçbiri senin değil. Kalan dostlar damlayacak benim evin bahçesine ve gördükleri örnek aile tablosunun içindeki adam benim eve ait değil. Bahçede dekor. Çiçeklerin arkasına saklanmış bir elmas. Kendini saklamış. Hep hazine olmuş kayıp adada, şimdi resim. Mangalı yakmaya çalışıyor, kucağımdaki çocukla ilgileniyor, ama yanılmayın. Aman yanılmayın. Çünkü yanılgılar çok kırıcıdır. İsimlerini de içlerinde taşır, yanıcıdır. Küle sebebiyet verirler, köze dönüşebilirler. Alevle yaklaşmayın derim ben resimlere, her gördüğünüz resme de inanmayın!

Dönüp durduğumuz küçük yuvarlaklar dönüp durmuyomuş aslında. Dönüp duran bizmişiz. Dönüp durma hissi bile yalanmış aslında. Zaman hep adını gizleyerek yapıyor bunları. Ondan yok diyoruz. Kabul etmiyoruz. Susarken konuşabildiğiniz dünyaları yörüngelerinizden çok uzakta tutmayın yine de. Herkesin bir dünyası var ama herkesin 1 dünyası yok. Ne kadar uzağa giderseniz gidin kapsama alanı dışında kalmayın en iyisi. Dünyalar birbirine karışmazsa tadı çıkmıyor. Miden yoksa ve ömür boyu aç kalmışsan herşey güzel gelir o ayrı. Ama fazlasıyla doluysan, ama fazlasıyla doluysa...

Sana yer ararken oldu tüm bunlar.
Yok.
Zaman a benze. Zaman a benziyor musun da ne? İmzanı göremedim.oysa gayet iyi görür gözlerim. Zaman a benzemeye devam et o halde. Dünyalar karışmalı, kesişim noktaları giderek çoğalmalı. Ama her kümenin kendi özeli kendi içinde kalmalı!
Zaman yapıyor. Adını gizlese de zaman yapıyor. Gördüğüm kördüğüm değilse çiçeklerin arasında kalan sensin.
Gördüğüm kördüğüm değil...
DEVAMI...