Manşet

28 Kasım 2008 Cuma

uzaktan saçmalama hakkı

Başından aşağı bir bardak buzlu kola boşalttım ve bilmediğim birçok dilde şarkılar dinledim. Anlamak için sözlük karıştırma gereği hiçbir zaman duymadım. Ne senin sözcüklerini ne diğer…
Sözcükleri anlamlı kılan yüzlerden ırak bi anlam arıyorum şimdi kendime.Bir anlam bulmak istiyorum ki bende daha önce hiç olmamış olsun…
Tozlu defterlerde sararmış yapraklar vardı. Onları kendimden yoldum,defterde kalsındı,manasızdı.
Resim yapabilmeyi isterdim. Büyülü bişey olmalı aklındakini okutmak,göstermek,boyamak sonra istersen karalamak. Ama aynısını. Kelimeler yuvarlak,sözcüklerle oynanabilir bi de düşlerle ama resimlerle?
Bi çift gözde her insan farklı bir renk görebilir, marifetsizlik bu. Beyaz kağıt beyazdır,gerisi yanılsama. Ve yanılsama bir gün anladığın şeyin aslında anladığın gibi olmadığını görmek değildir. Yanılsama yanlıştır,olmayanı anlamaktır. Yanlı-dır.
Tarafları değiştirebilirsiniz. Saçlarımı sarıya boyayacak kadar delirmedim henüz diyosam gerçekten öyledir inanın. Ama belki…
Yorgunum. İçimdeki huzurla öylesine doluyum ki yeni bir cümle kuracak bile halim yok. Bir süre aynı cümlelerle idare etmem lazım. Galiba ilk defa cimriyim. Oysa nefret ederim.

Sevgilim: niye anlamak istemiyorsun?
Sevgilin: …
Benim anlamadığımı söylerken aslında beni anlamadığını ifade ettiğini göremiyor musun? Seni anlamamam mümkün mü ya da beni anlamaman, algımda kocaman harflerle yazıyosun, algınla olu-ş-uyorum!

Aslında anlıyoruz. Bakma sen onlara,dışarıdan gelen seslere,içerdekini dinle.

Sevgilin: beni sev,her daim…
Sevgilim:seviyorum, seveceğim…
DEVAMI...