Manşet

18 Ocak 2013 Cuma

şevkattepe




Seninle kavuşmamız elbette bir ihtimaldi. Onca senden bir tanesi onca benden bir tanesine temas edecek, sonra aynı anda birleşmeyi isteyecek. İhtimaldi.

Mesela aynı kafede oturmuş aynı şarkıyı dinliyorlardı hepsi. Hepsi aynı yerde aynı eylemi gerçekleştiriyorlardı ama hepsi birbirinden farklıydı aynı zamanda. Bunun farkına varmam ise zaman aldı, 28 yıla yakın bir zaman. Yani demek istediğim hep ardına gizlendiğim yalnızca bir ikinci kanal değildi. Onun başka başka kanalları da vardı, senin de vardı, onun da vardı, hepimizin de. Ben kanal değiştirmek için farklı yollar deniyordum. Bir yolda ciddi adımlar atıyordum, birinde koşuyordum, birinde kaplumbağa hızıyla ilerliyordum. Hepimizin tanınmaya değer yönleri vardı ama bunları herkesin bilmesi gerekmiyordu.

Sonra birinin bağışıklık sistemi zayıf düşüyordu, bir diğeri yorgun oluyordu, kiminin uykusu geliyordu çoktan, kimi çoktan uyumuştu. Onlar uyurken gecenin getireceklerine şahit olmamak için gözünü bile kırpmayanlar vardı. Hepsi aynı bedenin içinde hayat buluyordu. Beynimizin kaç kıvrımı vardı? Aynı olaya kaç farklı açıdan bakılabilirdi?

Ben bunları düşünürken senin kafanı taşla eziyorlardı belki, ben seni alıp şevkattepeye kaçırmak istiyordum, sen gelmek istemiyordun. Birinin sana merhamet etmesinden nefret ediyordun ve bunu kanıtlamak için o taşları kafanla ezebilecek gücün hep vardı.

Sonra bilmediğin sokaklardan birinden geçerken kiralık bir ev ilanı görüyordun, bir sen o evde gözü gözüne değen herkes olsun istiyordu, bir sen o evdeki her şeyi görmek istiyordu, bir senin o evde senden başka kimseye tahammülü yoktu.

Bu farklı senleri sen de kanal değiştirmek için kullanıyordun. Tahammülünün zorlandığını hissettiğin an kanal değiştiriyordun. Olaya farklı bir açıdan bakma oyununun bir başka yoluydu bu. Böyle zamanları silinebilir hafızana alıyordun. Böyle zamanlarda yaşadıkların diğer senlerin yaşayışına büyük zarardı. Senin o hafızaya attığını başka biri odasının duvarına resim diye asıyordu, etrafına kırmızı karanfiller koyuyordu, karanfiller kuruyordu çünkü çiçek dalında canlıdır.

Seninle kavuşmamız elbette ihtimal dahilinde. Bir gün kalbimiz atmayacak inanabiliyor musun? Yumruklarımız sıkılı kalacak. Ama bir tanesi olaya farklı açıdan bakıcak. O kanalda kalbimiz hala atıyor olacak.



DEVAMI...