Biran, peki seni nerede bulacaktım? Giderken bana öğretmediğini fark ettiğim tek şey buydu, yoksa hayat okulunu bitirdim gibi klişelere sığınmak isterim. Seni nerede bulacaktım? Bana kendimi bulmam için nereye bakmam gerektiğini iyi öğrettin, bana yaşamı, bu dünyayı ,ölümü ve hatta ötesini bulmam için nereye bakmam gerektiğini öğütledin, peki sen? Seni nerede bulacaktım bir tek onu söylemedin.
Benim dünyam bana dönüyordu önceden de ama sen “bu dünya gerçekten senin için dönüyor” dedin inandım. Çamura bulamam elimi yüzümü, çamur kötü, yıkanıp paklansa da izin kalır biliyordum çocukluğumdan, “evet öyledir” dedin, “bu doğru, çamur kötü, bulaşma” inandım. İnsanları nasıl seviyorum böyle diye şaşardı hep babam, “insanları sev dedin, sevdikçe sevilirsin, doğru” inandım. “inan” dedin, “inanırsan ve inananlarla doldurursan çevreni iyi edersin, için huzur dolar ve sana hiç uğramadığını söylediğin o huzur gelir bulur seni”, öğüt dedim, inandım. Ve uyguladım da bunları bir bir sen gidince aklımda aynı soru işaretiyle; konuşabilseydim, konuşabilseydin sen de bu soruyu soracaktım zaten “sen inanmaktan vaz mı geçtin?” diye. “İnanan kötü olmazdı ya hani, doğruların nerede, bunca acı çektirmek sevgiliye hangi dinin ibadeti söylesene, Kurtaran değil misin artık?” diye; cevap veremeyeceğini bile bile afallatmak için belki sadece düşün diye, bu soruları soracaktım bir bir.
Ama işte, korktum da sormaktan, o zaman hiç söylemezdin belki ve seninle bir daha konuşamazsam bana seni aradığımda nerede bulacağımı hiç söylemezsin diye korktum.
DEVAMI...
Benim dünyam bana dönüyordu önceden de ama sen “bu dünya gerçekten senin için dönüyor” dedin inandım. Çamura bulamam elimi yüzümü, çamur kötü, yıkanıp paklansa da izin kalır biliyordum çocukluğumdan, “evet öyledir” dedin, “bu doğru, çamur kötü, bulaşma” inandım. İnsanları nasıl seviyorum böyle diye şaşardı hep babam, “insanları sev dedin, sevdikçe sevilirsin, doğru” inandım. “inan” dedin, “inanırsan ve inananlarla doldurursan çevreni iyi edersin, için huzur dolar ve sana hiç uğramadığını söylediğin o huzur gelir bulur seni”, öğüt dedim, inandım. Ve uyguladım da bunları bir bir sen gidince aklımda aynı soru işaretiyle; konuşabilseydim, konuşabilseydin sen de bu soruyu soracaktım zaten “sen inanmaktan vaz mı geçtin?” diye. “İnanan kötü olmazdı ya hani, doğruların nerede, bunca acı çektirmek sevgiliye hangi dinin ibadeti söylesene, Kurtaran değil misin artık?” diye; cevap veremeyeceğini bile bile afallatmak için belki sadece düşün diye, bu soruları soracaktım bir bir.
Ama işte, korktum da sormaktan, o zaman hiç söylemezdin belki ve seninle bir daha konuşamazsam bana seni aradığımda nerede bulacağımı hiç söylemezsin diye korktum.