“Kâinat lahana gibi, yaprak yaprak, kat kat” *
gerçeğin bin bir türlü hali var diyordu. gerçeğin her halinden bana bakıyordu. gerçeğin çeşitli hallerinden farklı gözlerle bana bakarak benim bin bir farklı halimi görüyordu. o görüyordu. seninle konuşamıyoruz dedim ona. seninle hiç konuşamasak da nasıl anlaşıyoruz buna şaşırıyorum dedim. o aynada gördükleri kadar gerçek gözlerle bana baktı yine. aynada gördüklerin bile ne kadar değişiyor dedim yıllandıkça. gidip sakallarını tıraş etti, saçlarını kesti ve tekrar aynaya baktı gerçeğin bilmemkaçıncı halindeki gözleriyle. aynada gördüğün farklı bir sen mi dedim ona. o yine bana sustu.
gerçeğin bin bir türlü hali vardı, gerçeğin hangi halini görüyordu?seninle hiç konuşamıyoruz dedim ona. seninle böyle susarak gerçeğin hangi halinde konuşuyorduk? o yine bana sustu.
bazen en doğru cümleler bile geldiği anlamlara gelmez; içimde bir yer var, içimde binlerce yer var ve ben tüm bu yerleri her gözümü açıp kapadığımda bir diğer saniyeye taşıyorum o yerleri dedim ona. bu cümledeki hiç bir kelimeyi kullanmadan.
*Tanpınar