Çünkü biz ceza kavramı üzerine böyle şeyler düşünüyoruz ve ceza gibi hukuk okuyoruz. Sevgisiz kalmış insanlara acıyoruz ve herkesi bir ömre yetecek kadar sevmek istiyoruz.
"bırak bu işlerle uğraşmayı, dünyayı sen mi kurtaracaksın" dedi. dünyayı kurtaramasam da dünyayı kurtarmaya çalışan insanların yanında atıyordu kalbim. ama sadece kalbim orada atıyordu ve bedenim dünyanın kurtarılamayacağını bildiği için olduğu yere saplanmış kalmıştı. bu dünyada adalet olmadığını anladığım an o yerine çakılı kalan bedenim hukuk okumaya devam etti, kalbim Allah'a ve ilahi adaletin varlığına inandı. bu benim için tek umuttu. bu umut olmasaydı dünyada gidecek yer bulamazdım. bunları ona hiç anlatmamıştım, belki farklı cümlelerle anlatmayı denemiştim ve o beni anlamıştı. oysa o benden umudunu kesmiş ve çoktan umut vaadeden bir alın yazmıştı. ben alnımın yazısını bir türlü okuyamıyordum. gözlerime baka baka "evet" diyordu ama ben o gözleri okumayı doğduğumda sökmüştüm. çok okuyorum diyişim aslında bundandı, gözleri ve yüzleri de sözlere dahil ediyordum.
bana ne kadar güzel olduğumu söyledi. sonra baktığım aynaya yerden aldığı taşı fırlattı. aynam kırıldı. o aynadaki silüetlerimizde biz aynı şiiri okuyorduk. şiirler bize ruhumuzdan armağandı. kırık ayna onun ruhunu bedeninden ayırdı. ruhunu kim üfledi dedim senin israfil mi? ben bunu der demez o tuttuğu elimi bıraktı. kırmızı bir arabanın altında kaldım. göğüskafesimin kırıldığını yıllarca annemden saklamaya çalıştım. ama ana yüreği babaocağına sığmıyor, taşıyordu. o sözkonusuysa merak hep vardı. annem hüngür hüngür ağladı. annemi ağlattığı gün ona düşman oldum. bir daha da şiir miir okumadım. ondan yüzüne gülücükler atarak intikam alıyordum. üstelik gözümde inciler yoktu, içimde sızıdan eser.
insanlar bu dünyada adalet olmadığını fark etmeye başlayıp seslerini yükselttiler sonra. sesleri öyle yüksek çıkıyordu ki duymamak için kör olmak gerekiyordu, bilmemek için sağır, anlamamak için kalpsiz. kalbi olmayan adamlarla tanışmayanlar şaşırmaya devam ediyorlardı. çok okuduğum için ben biliyordum tabi beni yalnız bu dünyanın güzellikleri şaşırtır! adalet zaten yok, olmayacak. o hassas teraziden hiç bir vicdana koymayın sığmaz. hem hangi gönül hangi kefeye sığmış, hangi tartı tartabilmiş denizi!
ben hiç pişman olmadım demek için nasıl yaşamış olmak gerekir bunu düşündüm hep. anneme Allah'a inan dedim, gerisine karışma. annem iyileşmeme sevindi oysa benim hep bilincim yerindeydi. ne yazık ki her zaman fazlasıyla yerindeydi.
Sahi kim üfledi de içine kaçtı ruhun senin dedim. İsrafil mi?
"Goethe'den Ruha Dokunan Düşünceler" yeni adıyla "Ne Demiş Goethe"
Goethe, gerçek bir Faust, İranlı, Hintli, Barbar, Yunan, İtalyan... Bütün milletlerin vatandaşı ve bütün çağların insanı. Zamanın ve mekânın dilediği bölümünde yaşar. Dünya ve tarih has bahçesidir. -Cemil Meriç
1 yorum: on "Allah geçmişimden razı olsun."
ibrâhîm/ gönlümü put sanıp da kıran kim..??
Yorum Gönder