Çünkü biz ceza kavramı üzerine böyle şeyler düşünüyoruz ve ceza gibi hukuk okuyoruz. Sevgisiz kalmış insanlara acıyoruz ve herkesi bir ömre yetecek kadar sevmek istiyoruz.
Zihnimi geçmişin bilgisiyle dolduruyordu. Ve bunun tecavüzden farkı yoktu. Kurduğu her cümle, geçmişime ait her cümleye tecavüz ediyordu ve gözlerim bunu bir şölen edasıyla izliyordu. Şölenlere yakışır elbiseler giymiştiler, öyle parlak. Eve gidince çıkarttım onları çünkü evde gözümü göstereceğim çok göz vardı. Onlar gözlerimi çıplak seviyordu ve gözlerim onlara bakarken kıyafet giymiyordu. Ne çok mutluluk tanımı vardı ve hiçbir tanım birbirine uymuyordu. Bunu söylesem karşımdaki yüzüme anlamsızca bakacaktı ve ben o bakışları görmemek için susacaktım. Gözümün önüne aynı tecavüz sahnesi tekrar tekrar geliyordu ve ben bunu kimseye anlatamıyordum. Mahremini bana kapa diyemezdim çünkü o mahremin içinde kendimi görüyordum. Onun bana mahremini kapaması için benim aynaya bakmamam lazım geliyordu ama bunu yaparsam duyacağım onca iltifattan yoksun kalacaktım ve egom en azından buna izin vermeyecek kadar yüksekti.
Ertesi gün bir inşaata gidecektim ve o inşaatın nasıl şekilleneceğine ben karar verecektim. Hayalimdeki mesleği yapıyor olmak bana bir kez daha keyif verecekti ama ben yeterince keyifli hissedemeyecektim. Mesai bitimi eve dönmeden sokakta kalmak için ayaklarımla kavga edecektim, sonra dizlerimle ve sonra baş ağrımla. Onlar galip olsa da ben elimden geleni yapmış olacaktım ama eve varmak bana yeterince huzurlu gelmeyecekti. Yeni bir kitaba başlayacak ve satırları büyük bir açlıkla görecektim ama o kitabı bitirmiş olmak beni tatmin etmeyecekti. Canım alışveriş yapmak isteyecekti ve dükkan dükkan gezecektim ama vitrinlere bakarken canım son derece sıkılacaktı. Arkadaşıma kahve içmeye gidecektim ardından ve kahvemi içerken koltuk beni öyle rahatsız edecekti ki… sonra kendimi şanslı hissetmek için sebep bulma oyunu oynayacaktım zihnimden. Ben şöyleyim ben böyleyim. Ben o olmak ister miyim diye kendime sorduğumda yine hayır yanıtını aldığımda düşünme yetim iflas edecekti, ben o iflası erteleyecek ve denize gidecektim, dalgaları izlerken, bulutlara bakarken bir şey düşünmemek mümkün müdür?
“aaa ne güzeeelll” desem ben bir buluta bakarken aynı neşeyle tekrar, diyemem, zihnimi geçmişin bilgisiyle doldurdu bir kere. Orda başka bir şey vardı, tecavüze uğrayan.
Haftasonu gitmek istediğim ancak bilet bulamadığım için gidemediğim konsere bir çift davetiye kazanmış olsam, o konsere gitsem ve en sevdiğim şarkıyı dinlesem mutlu olmam.
"Goethe'den Ruha Dokunan Düşünceler" yeni adıyla "Ne Demiş Goethe"
Goethe, gerçek bir Faust, İranlı, Hintli, Barbar, Yunan, İtalyan... Bütün milletlerin vatandaşı ve bütün çağların insanı. Zamanın ve mekânın dilediği bölümünde yaşar. Dünya ve tarih has bahçesidir. -Cemil Meriç
0 yorum: on "La"
Yorum Gönder